Ülkemizde yaşadığımız deprem felaketleri dolayısıyla üzgün, stresli ve yorgun hissetmemiz son derece doğal. Sadece depremi doğrudan yaşayan değil, deprem bölgesindeki görüntülere sıklıkla tanık olan, bölgedeki durum hakkındaki içerikleri okuyan, duyan, yardım göndermek için çabalayan, kısaca tüm bu konulara yoğun biçimde maruz kalan bizlerin de yaşadığı, ikincil travma olarak adlandırılan travma halini göz ardı etmememiz gerekir. Bu dönemlerde zor da olsa kendimiz için şefkat zamanı ayırabilmemiz, hissettiğimiz stresi, yorgunluğu ve hüznü daha iyi yönetebilmemiz açısından oldukça önemli. Özellikle duygusal olarak yoğun bir dönem geçiren anne adaylarımızın bu dönemden doğrudan ve dolaylı olarak etkilenmesi, duygularını yönetmekte zorluk çekmelerine neden olabileceği gibi kayıplar nedeniyle yas, depresyon, panik atak, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumları yaşamalarına da sebep olabilir.
Yaşanan depremler dolayısıyla gebelerin deneyimleyebileceği bu duygusal zorlukları aşabilmeleri için destekleyici bir ortamda, uygun bir psikolojik yardım almaları, zorlu duyguları sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeleri için ilk adım olacaktır. Yine de ilk adımda bir uzmandan direkt olarak psikolojik destek alamayacak olan anne adaylarımızın kaygı, endişe, hüzün belki öfke gibi duyguları yaşamaları halinde neler yapabileceğini araştırdık.
Rutin Hayata Dönebilmek için Bazı Öneriler
Hepimiz yaşadığımız bu üzücü olaylardan sonra eski rutin hayatımıza dönmekten suçluluk duyabiliriz. Ancak beden ve zihin sağlığımız için rutin hayatımıza yavaş yavaş dönmek oldukça önemli. Özellikle anne adaylarımız içinse bu daha fazla önem taşıyor. Peki yavaş yavaş rutin hayata dönerken neler yapabiliriz? Sizler için faydalı olacağını düşündüğümüz bazı öneriler verdik.
-
İlk önerimiz: “kendine zaman vermek.”
Gebelik döneminde anne adaylarımızın hormonlara bağlı olarak yaşayabileceği bu duygu değişimleri doğal afet gibi durumların yaşanması halinde daha da sıklaşabilir. Bunun geçici bir süreç olduğunu ve bu süreç içerisinde kendilerine zaman tanımaları gerektiğini söylemek isteriz.
Anne adaylarımız hissettikleri iniş ve çıkışları, korkuları ve kaygıları en aza indirebilmek için basit nefes egzersizleri yapabilirler. Nefes egzersizleri hem stresi azaltırken hem de korku ve kaygıyı dengelemeye yardımcı olacağı için kişinin daha dingin ve sakinleşmiş hissetmesine olanak tanır.
-
İkinci önerimiz ise “konuşmak”.
Yaşadığımız tedirginliği ve endişeleri çevremizle paylaşmak bizi daha iyi hissettirebilecek yöntemlerden biridir. Ancak, yaşanan depremlerden dolaylı ya da direkt olarak etkilenen anne adaylarımız için durum biraz daha hassas. Bu bakımdan ilk aşamada konuşmak istemeyen gebelerin üstüne gitmemeli ve konuşmaları için ısrar etmemelisiniz. Onlar ne zaman konuşmak isterler ise o zamanı, onlar hazır olana kadar beklemelisiniz.
-
Üçüncü önerimiz ise “hareket etmek.”
Her gün düzenli olarak hareket etmek, hafif egzersizler yapmak, düzenli yürümek hem beden sağlığına hem de zihinsel sağlığa iyi gelmektedir. Gebelerin de duygu durumlarını daha stabil hale getirebilmek, streslerini azaltabilmek ve daha rahat bir uyku çekmelerini sağlamak için doktor kontrolünde kendilerine uygun hareketi yapmalarını önermekeyiz.
-
Diğer bir önerimiz ise “rutin aktivitelere devam etmek.”
Yaşadığımız bu zor süreçten çıkabilmek için yeniden rutine dönmek, günlük eylemlerimizi gerçekleştirmek büyük önem taşıyor. Anne adaylarımızın dengeli beslenmeleri, uyku düzenlerine dikkat etmeleri, günlük hayatta yaptıkları uğraşları devam ettirmeleri kendilerini iyi hissetmelerini sağlayabilirken, kaygılarından uzaklaşmalarına da yardımcı olur.
-
Son önerimiz ise anne dayalarımızın deprem sonrasında “kendini güvende hissetmelerini sağlamak.”
Yaşadığımız deprem sonrasında oturduğumuz konutlar için hepimiz endişeliyiz. Bu yüzden eğer imkan varsa ve anne adaylarımız kendilerini oturdukları binada güvende hissetmiyorlarsa, kendilerini daha güvenli hissedecekleri bir yere taşınmak iyi bir çözüm olabilir. Diğer yandan güvenli alan sadece bina ile değil haberlerden uzak durarak sosyal medyada depreme yönelik uygunsuz içeriklere bakmadan da sağlanabilir. Çünkü maruz kaldığımız içerikler daha fazla tedirgin olmamıza ve endişe duymamıza neden olabiliyor. Ayrıca yaşadığımız üzüntü ve acıyı da perçinleyebiliyor. Bundan dolayı sosyal medyadaki bu içeriklere ve bu konuya dair haberlere daha az maruz kalmaya çalışmak güveli yollardan biridir.
Ülkece yaşadığımız deprem sonrası psikolojimizi biraz daha düzeltebilmek, bu zor günlerde kendimizi biraz daha iyi hissetmeye çalışmak ve bunun için çaba göstermek oldukça olağan. Bundan dolayı suçluluk duymamalıyız. Uzun vadede fiziksel ve ruhsal sağlığınızı koruyabilmek, bebeğinizin ve kendinizi gelişimi için doğru beslenmek ve dinlenmek gerekli. Bu yüzden, özellikle rutine dönmek hamile annelerimiz ve anne karnındaki bebekleri için oldukça önemli.